Kanatları pembe parlıyor… Gizli bir mesaj mı taşıyorlar?

Kuş Kanatlarındaki Pembe Parıltının Sırrı: Evrimsel Bir Avantaj Mı?

Northern Michigan Üniversitesi ve Whitefish Bird Point Gözlemevi’nden ornitolog Emily Griffith ve ekibi, 2020 baharında Michigan’ın Yukarı Yarımadası’nda göç eden 99 uzun kulaklı puhunun iç kanat tüylerini inceledi. Amaçları, bu kuşların kanatlarındaki farklı tonlardaki florasan pembeliği kataloglamak ve bu gizemli parıltının ne anlatmak istediğini anlamaktı.

İnsan gözüyle görünmeyen bu pembe ışıltı, “porfirin” adlı ışığa duyarlı pigmentlerden kaynaklanıyor. Bu pigmentler UV ışığı altında parlarken, baykuşlar ve UV spektrumunu görebilen diğer kuşlar için doğrudan görünür durumda.

Griffith’e göre bu gizli parıltı, kuşların kendi türleri arasında mesajlaşmasını sağlarken, başlıca avları olan kemirgenler gibi memeliler tarafından fark edilmemelerini sağlıyor olabilir. Bu da evrimsel olarak avantajlı bir iletişim yöntemi.

Araştırmalar ayrıca bu pigmentlerin güneş ışığına maruz kaldıkça bozulduğunu ve yaşlı tüylerde pigmentlerin solduğunu gösteriyor. Bu durum, kuşların tüylerindeki pigment miktarının yaş, sağlık ve cinsiyet hakkında ipuçları verdiğini düşündürüyor.

Nitekim Griffith’in ekibi, yaşlı kuşların ve koyu renkli (genellikle dişi) bireylerin tüylerinde daha yüksek oranda porfirin pigmenti buldu. İlginç bir şekilde, açık renkli erkeklerde bu parlaklık daha azdı. Ancak genç kuşlarda ağırlık arttıkça pigment oranı da artıyordu. Bu da florasan parıltının kuşun sağlığı hakkında “dürüst bir sinyal” olabileceği fikrini destekliyor.

Araştırmacılar, bu pigmentlerin özellikle erkek kuşların dişileri etkilemeye çalıştığı kur yapma uçuşlarında görünür olduğunu ve cinsel seçilimde rol oynayabileceğini düşünüyor. Yine de bu açıklama, neden dişi kuşların pigment oranının daha yüksek olduğu sorusunu yanıtlamıyor.

Alternatif bir hipoteze göre, bu florasan pigmentler dişilerin tüylerinde ısıyı yansıtma görevi üstleniyor olabilir. Aynı pigment türü yumurta kabuklarında da ısı düzenleme işlevi görüyor. Dişilerin kuluçkaya yatarken ısı kaybını azaltması açısından bu özellik avantaj sağlayabilir.

Bu çalışma, The Wilson Journal of Ornithology dergisinde yayımlandı.

Related Posts

Honor 400 serisi için geri sayım: Avrupa fiyatı ortaya çıktı!

Honor, ürün yelpazesini genişletmek için çalışmalarına devam ediyor. Çinli marka bu kapsamda Honor 400 serisini vitrine çıkaracak. Akıllı telefonlarla ilgili bugüne dek ortaya çıkan raporların ortak noktası teknik özellikleriyle ve fiyatlarıyla …

ABD, gizli casus uçağına füzeleri havada “eriten” bir lazer silahı taktı

3. Dünya Savaşı endişeleri artarken, ABD füze savunması için casus uçaklarını füze savar lazer silahlarıyla donatmaya başladı. Bunun ilk örneği ise, keşif amaçlı insansız hava aracı MQ-9B SkyGuardian oldu.

Android 16, yeni güvenlik özelliği sunuyor!

Google, Android 16 sürümü ile birlikte cihaz güvenliğini artırmaya yönelik önemli bir adım atıyor. Geliştirilen yeni güvenlik modu sayesinde, telefon kilitliyken USB veri erişimi tamamen devre dışı bırakılacak. Bu özellik, kötü niyetli kişilerin USB …

Pilleri çöpe attıkça felaket yaklaşıyor: Asit yağacak

Günlük hayatta sıkça kullandığımız piller, doğru şekilde geri dönüştürülmediğinde çevre için büyük bir tehlike oluşturuyor. Özellikle kontrolsüz şekilde doğaya atılan atık piller, toprağı ve su kaynaklarını kirletmekle kalmıyor, ilerleyen süreçte atmosferi de etkileyerek asit yağmurlarına zemin hazırlıyor.

Huawei, yapay zekalı akıllı televizyonunu duyurdu!

Huawei, Smart TV ürün ailesine yeni bir model ekledi. Vision Smart Screen 5 SE adıyla tanıtılan akıllı televizyon; 55 inç, 65 inç ve 75 inç olmak üzere üç farklı boyut seçeneğiyle geliyor. Model, MiniLED ekran teknolojisi, HarmonyOS işletim sistemi …

Mars’taki tuhaflık çözülmek üzere: Manyetik kanıtlar ortaya çıktı

Mars’ın günümüzde manyetik alanı yok ve bu durum, gezegenin atmosferinin zamanla yok olmasının başlıca nedeni olarak gösteriliyor. Ancak bilim insanları, Mars’ın geçmişte bir manyetik alana sahip olduğunu gösteren güçlü kanıtlar bulmuş durumda. Fakat bu alanın yalnızca güney yarımküreyi kapsadığı düşüncesi, araştırmacıları yıllardır meşgul ediyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir